Yazdım…
Her satırıma Elif’le başladım vav’la sonlandırdım.
Çünkü son yeni bir başlangıçtı bu alemde.
Yazdım…
Bulmak için yazdım.
Önce son’a vardım son sırrın başlangıcında mutlak hakikate vardım…
Yazdım, sırların varlığında kalbe açılan bir zerre ile vav’dan sonsuza şehbal açtım.
Yazdım,
El Halik diye diye hiçliğe en âli makama ulaştım.
Yazdım,
Kendimi elif sandığım günün sarhoşluğuyla kulluğumun aslının vav’da olduğunu hatırladım.
Elif kainatın anahtarıydı elbet lakin vav’ın kainatın kendisi olduğunu hatırladım.
Vav gibi eğildim Hakk’ın
yolunda.
Elif gibi dik durmayı değil vav gibi eğilmeyi seçtim.
Çünkü bildim ki insan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında ve bildim ki Rabb en çok mütevazı olanları sever kulları arasında.
Yazdım,
Beşere, melekût âlemine, yaratılmış her nesneye, Allah’ın en müstesna adıyla El Melik diye haykırdım.
Yazdım,
Beni âlemde hamal eden, mamülümden hikmete eriştirene ulaşmanın en sarih istikametini anlattım.
Yazdım,
Sürgün alemin mazlumlarından arşa değen isyanın tecellisini Hakk’a anlattım.
Yazdım,
Sefahate kapılmış zalimlerin berbat edilecek ahirine işaret ettim.
Yazdım,
Elif’e sığan alemden vav’dan sonsuzluğa, sondan hiçliğe eriştim.
Şimdi varlığımın aleme ışık tutan hakikatinden beşere “yazmak” diye bir şiarım var benim…