Ey bedbaht kul;
Kur’an sükut etti mi sanıyorsunuz?
Rabb katından indirilenlerin hükmü kalktı mı sanıyorsunuz?
“Son Saat”in aniden geleceğini, alâmetinin olmayacağını, İlahi gaybın sırlarının asla bilinmeyeceğini, son saatten sonra başlayan yeni ve sonsuz hayat ile hakikati anlamanın geç kalınmışlık olduğunu neden unutuyorsunuz?
Ey gafil nefis!
Hazırlığın peşinde olman gerekirken, hevese kapılıp dünyaya mı sarıldın?
Ey zelil nefis!
Sahibine inkâra utanmadın mı?
Hakikati hatırlamak için;
güneşin dürüldüğünü, gök cisimlerinin birer birer döküldüğünü, dağların yürütüldüğünü mü görmen gerek?
“O saatin sarsıntısı çok büyük ve korkunçtur”
Hakikati unutunların, yaradanını inkar edenlerin ahvali, o son saatin korkunçluğu ve büyüklüğünden daha azametlidir!
Acziyetin beşerî haslet olduğunu anla!
Azametin sahibinin yaradanın olduğuna iman et!
Sevke hazır olduğunda o korkunç saatin senin için nura dönüşmesini istiyorsan Allah’a dön ve gafletten uyan.
İmtihan sırrına sarıl!
Harise’nin imanındaki sırra vakıf ol!
Bezm âlemindeki ahdini hatırla!
Güneş’e, ay’a, gündüze, geceye, semaya, arza kasemle yemin eden sahibine kulak ver.
Unutma!
Hakikat senin nefsinde gizli!
Nefsinde gizlediğin muazzam hikmeti inkişaf ettir.
Nefse doğru bakmanın imtihanını kolay ve geçilir kıldığını gör.
Alemlerin sahibi olan Allah’ın, yola revan olanlara merhamet edeceğini bil.
Müstakim olana azmet, gayret et…
Yüreğinize kaleminize sağlık. Gül-î sûrî damlamış kaleminizden. Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.