Cuma, Ocak 31, 2025
Ana SayfaSiyasetERDOĞAN: "Timsahın gözyaşları merhametten değildir"

ERDOĞAN: “Timsahın gözyaşları merhametten değildir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, modern şehrinde göremeyeceğiniz, bir sokak köpeği popülasyonuyla karşı karşıyayız. Milletimiz bizden bu sorunu çözmemizi istiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

“Timsahın gözyaşları merhametten değildir”

Çocuklarımız, gönül rahatlığıyla okula gitmek, parkta oynamak istiyor. Vatandaşımız, hem şiddetin, hem sağlımıza yönelik tehdidin, hem de istismarın sona ermesini arzuluyor. Bizim bu isteklere, bu arzulara, ülkemizin dört bir yanından yükselen feryatlara sessiz, tepkisiz, bigâne kalmamız düşünülemez. Daha önce de ifade ettim: Hayvanlar konusunda kimse bize merhamet dersi vermeye kalkışmasın. Hele hele, bölücü terör örgütünün beşikteki bebeği katletmesine, canlı bombaların şehirlerimizde masum sivilleri aramızdan almasına, Gazze’de, şu anda sayısı 16 bini bulan masum çocuğun, sayısı 40 bini geçen masum insanın katledilmesine ses çıkarmayanlar, kalkıp da bize merhametten bahsetmesin. Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler, kimse kusura bakmasın ama, bize vicdan ve merhamet nutku çekemez. Timsahın gözyaşları merhametten değildir.

Komisyon çalışmaları sırasında, köpek yüzünden hayatını kaybetmiş 10 yaşındaki kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin, 10 yaşındaki oğlu parçalanmış babanın üzerine yürüyen bir karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir. Değil insana, değil masum çocuklara, herhangi bir canlıya karşı, yüreğinde zerre miskal merhamet olan biri, kalkıp da o densizliği yapmaz. Ciğerparesini kaybetmiş yüreği yaralı bir anneyle empati kuramayan, başka canlılarla nasıl kursun? Eşrefi mahlukat olan insana sevgi göstermeyen, başka canlılara nasıl sevgi beslesin? İnsan sevmiyorlar ki, bir köpeği nasıl sevecekler?

“Kimse Gazi Meclis’in şanına ve konumuna gölge düşüremez”

Ayrıca birileri kalkıp geliyor, daha doğrusu buraya, Meclis’e taşınıyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor; utanmadan sıkılmadan Meclis çatısı altında milletvekillerine katil diye bağırabiliyor. Milletvekili, milletin temsilcisidir. Milletvekili, sadece kendisini seçenlerin değil, tüm Türkiye’nin, 85 milyonun tamamının vekilidir. Milletvekiline, hem de Yüce Meclis çatısı altında katil diye bağıran da, onu oraya getirip o cesareti veren de, bütün millete karşı saygısızlık yapmıştır, edepsizlik yapmıştır. Biz, bu densizliğe, bu edepsizliğe, bu şımarıklığa pabuç bırakacak, boyun eğecek bir grup değiliz. Biz, üç-beş marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, bağırarak, çağırarak Meclisi çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz. Burası, Gazi bir Meclis’tir, milletin meclisidir, milli iradenin tecelligahıdır. Kimse Gazi Meclis’in şanına ve konumuna gölge düşüremez.

“Hayvanseverlerden sahiplenme kampanyamıza güçlü destek bekliyoruz”

Meclis Başkanımız, Meclis İdare Amirlerimiz, böyle bir edepsizliğin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirleri almalıdır. Utanç verici tüm sahnelere rağmen yasa teklifi dün komisyonda kabul edildi. Sadece insanları değil, sokak hayvanlarını da yaşatmayı amaçlayan kanun teklifimize “evet” diyen tüm milletvekillerini tebrik ediyorum. Bu meseleyi, Meclis tatile girmeden önce inşallah Genel Kurul’un da takdirine sunacak; orada da taşkınlıklara prim vermeden, inanıyorum ki Cumhur İttifakı olarak, teklifi yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Bu konuda tüm gurubumuzdan, milletin vekili olarak bu yüce çatı altında bulunan her bir arkadaşımdan kararlı bir duruş bekliyorum. Tabii teklifin yasalaşması sadece bir başlangıçtır. Bundan sonra esas önemli olan sahiplenme kampanyasıdır. Son bir haftadır ortalığı ayağa kaldıran sanatçılar, dernekler, medya mensupları başta olmak üzere tüm hayvanseverlerden “başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza” güçlü destek bekliyoruz. Burada sergilenen yüksek hassasiyetin çok daha fazlasını, sahiplenme sürecinde de göreceğimize inanıyorum.

Biraz önce de ifade ettim: Meclis çalışmalarına ara veriyor olmamız, tatile çıktığımız anlamına gelmiyor. Yoğun Meclis çalışmaları nedeniyle seçim bölgelerinizde yeterince mesai sarf edemediniz. Şimdi seçim bölgelerimize gidecek, orada milletimizle buluşacağız. Teşkilatımızla, belediye başkanlarımızla birlikte, halkımızı ziyaret edecek, kucaklaşacak, onları dinleyeceğiz. Şehirlerimizdeki projeleri takip edecek, aksayan, geciken hususlar varsa bakanlarımızla irtibata geçerek çözülmesini sağlayacağız. Bizim lügatimizde rehavet olmaz, bizde dur-durak olmaz. Sanki yarın seçim varmış gibi sahada koşturmayı sürdüreceğiz. Sizlere Meclis’teki kalan çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Kabine olarak inşallah biz de hizmetlerimize ara vermeden, ülkemiz ve milletimiz için koşturmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi büyütmek, ülkemizi hedeflerine bir adım daha yaklaştırmak için mücadelemizi sabırla sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Sözlerimi tamamlamadan önce 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarında yarışmak üzere dün Fransa’ya uğurladığımız sporcularımıza Mevla’dan başarılar diliyorum. Kendilerinden, milletçe göğsümüzü kabartacak müjdeli haberler bekliyoruz. Bu düşüncelerle her birinize 28’inci dönem, birinci yasama yılında gösterdiğiniz üstün gayretler dolayısıyla tekrar tebriklerimi iletiyorum. Şehirlerinize benim selamımı iletmenizi sizlerden rica ediyorum. Dönüşte yeniden görüşmek, yeniden kucaklaşmak umuduyla her birinizi Allah’a emanet ediyorum.

“Batı Trakya Türk azınlığa kol kanat germeye devam edeceğiz”

Yunanistan’la gelişen diyaloğumuzdan Batı Trakya Türk azınlığın hak ve hukukunun korunması noktasında da istifade ediyoruz. Yunan makamlarıyla görüşmelerimizde Batı Trakya’daki soydaşlarımızın sorunları gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Özellikle din ve ibadet hürriyetiyle eğitim haklarına dair meseleler sürekli takibimizdedir. Yunanistan tarafından atılan bütün adımları takip ediyor, ihtiyaç halinde gerekli müdahalelerde bulunuyoruz. İnşallah bundan sonra da Batı Trakya Türk azınlığa kol kanat germeye devam edeceğiz. 

Aynı durum Kıbrıs Türk halkının gasp edilen hakları için de geçerlidir. Kıbrıs Türk halkı 1960’lardan beri neredeyse üç çeyrek asırdır haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalıyor. 1963 ile 1974 yılları arasında yaşanan katliamları birçoğumuz daha dün gibi hatırlıyoruz. Yakılan köyleri, öldürülen çocukları adanın sadece yüzde 3’lük bölümüne sıkıştırılmak istenen Kıbrıslı kardeşlerimizin dramlarını asla unutamayız. Tüm bu zulümler işlenirken batılı kurum ve kuruluşlar hiçbir şey yapmadı. Bugün Gazze Soykırımı’nı seyrettikleri gibi Kıbrıs Türk halkına yönelik etnik temizlik teşebbüslerini de uzaktan izlediler.

“Kıbrıs Türrk halkına uzanan kirli elleri Türkiye kırmıştır”

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’yla Türkiye, Kıbrıs Türk halkının varlığına uzanan kirli ve kanlı elleri kırmıştır. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanıyla Barış Harekatı taçlandırılmıştır. Ancak Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık iradesini kırmaya yönelik politikalar o günden bu yana artarak devam etti. Son olarak 2004 yılında Annan Planı’na evet diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cezalandırılırken plana hayır diyen Rum kesimi Avrupa Birliği’ne tam üye yapılarak ödüllendirildi. Daha sonra oturulan müzakere masalarından ne yazık ki hiçbir sonuç çıkmadı. Eski yöntemlerle bir yere varılamayacağını artık görmüş durumdayız. Federalizme dayalı tekliflere bizim de Kıbrıs Türkü’nün de karnı tok. Anavatan ve garantör ülke olarak duruşumuzu Barış Harekatı’nın 50’inci yıl dönümünde çok net biçimde tekrar ortaya koyduk. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı ülkemizden geniş bir heyetin de katılımıyla Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle beraber büyük bir coşkuyla kutladık. Kıbrıs davasına ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına verdiğimiz önemi böylece bir kez daha tüm dünyaya ilan etmiş olduk.

“Muhalefetin eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz”

Özellikle muhalefetin, Türkiye’yi yabancılara şikayet eden eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz. Hatırlanacağı üzere “Sâbık Genel Başkan” döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin dış politikada yaşadığı savrulmalar, siyasi rekabet kavramıyla açıklanamayacak boyutlara ulaşmıştı. Kimi CHP milletvekilleri, Avrupa’da ülke ülke dolaşıp, PKK’nın Suriye’deki uzantılarının gönüllü avukatlığını yapıyorlardı. Geçen hafta 8’inci yıldönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz ihanetinin faillerini aklama görevini de yine CHP yönetimi üstlenmişti. Milletin, bir gecede 252 evladını şehit vererek yazdığı milli irade destanına, “kontrollü darbe” yaftası vuranlar da, bu kifayetsizlerden başkası değildi. Türkiye’ye ve Türk siyasetine yakışmayan bu tavrın değişim işaretleri göstermesini, açık söyleyeyim, “muhalefetin normalleşmesi” adına kaydadeğer buluyoruz. Lefkoşe’de sergilenen birlikteliğin, başta terörle mücadele olmak üzere milli meselelerde istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini temenni ediyorum. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın şahsında Kıbrıs Türk halkına samimi ev sahiplikleri için buradan ayrıca şükranlarımı sunuyorum.

İLGİLİ YAZILAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz