Hayati ve kuvvetli tehditler başladığında, zalim muvazenesini kaybetmiş hunharca saldırdığın da, ihanet şebekeleri içeride kol gezmeye başladığında, makama ve safaya düşen ehli makam zühûr ettiğinde, istirahatgâhı sine-i millet olan “Devlet Aklı” harekete geçer.
Kozmik fetret yaşayan Türkiye bu hassas günlerin ve zamanın ruhuna uygun olarak derin sistemini ve aksiyon ruhunu harekete geçirir.
Kokusunu hasretle beklediğimiz, milletin sinesinin miskini taşıyan devletin “av mevsimi” başlamıştır.
“Devlet”siz hayale kapılanlar, ruhun bittiğini sananlar, son 90 yılda herşeye hakim olduk bedbahtlığına kapılanlar, adı “Osmanlı” olan, adı “Selçuklu” olan, adı “Göktürkler” olan, adı “Hun” olan özün kapanından kurtulamaz.
O “Devlet”ki kahrıda adil, lütfuda adildir.
Yolda siyaseten atananların şımarıklığına, gün geçtikçe şımarıklığa yönelen siyasetçisine, haddini bilmez muhterislerin “Devlet benim” söylemleriyle yoldan çıkanlara büyük tonaj çöktürür.
Her şey vaktine gebedir; havanın kasvetine iyi bakın. “Akrep ile yelkovan ayrılmış, saat işlemeye başlamıştır.”
Devlet’in hazin ve manidar tufanı yaklaşmıştır. Ne yıkılmaz sanılan kuleler dayanır bu tufana, ne zalimin kılıcı keser bu tufanı.
Herşeyi ve herkesi sele bir tutup yürütür.
Tarafı olanda yıkılır, tarafsız kalanda!…
Makamım kalsın da! diyenler emaneti teslim ederken rezil rüsva edilir.
Haramın, kul hakkının altında şan ve şeref kazananlar yerle yeksan edilir.
Nesillerin ikbalde mezarına tükürülecekler ayıklanır toplumdan ve yıkılır kubbe saltanatın altından!
Hazneyi dolduranlar artık yola revan olunca kaçacak yer ararda bulamazlar!
Mazlumun ve masumun sesini duymadığınız için feryadınız yeri titretir, lakin arşa ulaşmaz!..
Çünkü siz, Hakk’ın, Hakikatin yolundan sapanlarsınız!
Ya Devlet başa,
Ya kuzgun leşe.