- Ekim’den bu yana boykotu anlatıyoruz, uyguluyoruz, yaşıyoruz! Boykotu teşvik ediyoruz. Billboardlara, otobüs duraklarına, yollara boykotlu ürünlerin fotoğraflarını yapıştırıyoruz. Hatta ve hatta marketlere gidip boykotlu ürünlerin hangileri olduğuna dair üzerine bilgi etiketleri yapıştırdık. Boykotlu firmalardan alışveriş yapan insanları uyarma amaçlı bazen iyi niyetinizi kaybetmeden bazen kibar, sert uyarılarda bulunduğumuz da oldu.
Ama ekimden bu yana bildiğimiz bir şey varsa o da artık Türk Milletinin neyi boykot edip etmeyeceğini öğrendi. Çünkü Türkiye’de yetişkin bireylerin artık hangi ürünün boykot ürünü olup olmadığını bilmeme şansı yok. Hangi kodla başlayan ürünlerin İsrail menşeli olduğunu hangisinin Türk menşesi olduğunu biliyoruz. Hatta Türk menşeli ürünler bile olsa ortaklarından biri İsrailli mi diye kontrol ediyoruz. Kaliteli olarak addedilen boykot ürünleri yerine yerli ve milli ürünlere yöneldik.
Hatta buradaki bir alan oluşturup yeni markaların doğmasına da vesile olduk. Çünkü talep ettik onlar da piyasaya arz etti.
Peki şimdi ne yapacağız? İki gün önce yaşanan Refah katliamından sonra boykotu nereye koyacağız? Artık boykotta yeni bir evreye geçmek zorundayız!
Bu evre iki aşamalı olmalıdır. Birinci aşamasında kendimiz de dahil olmak üzere boykot etmeyen herkesi boykota zorlamak zorundayız. Neden şu zaman dilimine kadar bir kere bile insani duygularla boykota yönelmeyenleri boykot etmeyelim ki? Bu saatten sonra bir anda aydınlanacaklar mı?
Hayır, asla. O halde elimizdeki gücü kullanacağız. Bu gücün adı ‘’toplumdan dışlanma korkusu’’yla insanları boykot etmeye zorlayacağız. Örneğin arkadaşlarımızla yemek yemek için bir yere gittiğimizde önce boykot ürünleri satıp satmadığına bakacağız.
Diyelim bu evreyi uygulabileceğimiz bir ortamda değiliz. Eğer o ürünü masaya sipariş eden biri varsa, istenilmeden konulduysa boykot ürünü olduğunu ifade edip o ürünü içilirse masadan kalkacağımızı belirtmeliyiz. Başkasının boykot etmeme lüksüne saygımız kalmadığını her yerde açıkça söyleyeceğiz. Biliyorum, bunları söyleyince size insanları öfke ve kine yönlendiriyorsunuz diyecekler. Bir yerde bir baba çocuğunun kopmuş başını tutarak CESEDİNİ sallıyorsa ben burada dostlarımla yemek yerken ne yiyip ne içmediklerine dikkat etmelerini istemem beni öfkeli ve kinli yapacaksa ben öfkeli ve kinli biriyim benimle oturup yemeyip içmeyin zaten.
Zaten benimle bir dostluk kurmanız en başından beri yanlıştır. İNCELDİĞİ yerden kopabilir. Boykottaki ikinci yeni evre ise kesintisiz ve hayat sonuna kadar boykot. Bu şu demek boykotu hayatımız boyunca sürdüreceğimiz için çocuklarımızı bu eğitimi otomatikmen vermiş olacağız bu da yeni nesiller için çok büyük bir avantaj. Boykotun içinde boykot bilinciyle doğmuş olacak ve yaşayacaklar. Tavrımız çok net bir şekilde ateşkes dahi olsa BUNLARA 1 lira bile kazandırmayacağız.
İleride insani duygulardan dolayı bile SOYKIRIMA KARŞI Siyonistleri boykot etmeyen, soykırımı kınamayan insanlardan ahlak dersi dinlemek istemiyorsanız boykot imandandır sloganından vazgeçmeyeceksiniz
