Devlet-Nerede Kalmıştık?

Paylaş

Güne ve tarihe ilham olsun diye “Nerede kalmıştık” diyeceğimiz günler gelmiştir.

Bu toprakların en tanıdığı sima bizdik. Sümerlerden, Alluvilerden, Hititlerden bu zamana dek, bu toprakların hafızasına biz yerleşmiştik.

Bu topraklarda kim hâkimiyet kurarsa kursun, her karışında, her adımında Türk’ün medeniyet izlerini bırakmıştık.

1071’de Sultan Alparslan destanıyla beraber bu toprakları vatan yaptık.

Zaten yaşadığımız,

Eşlendiğimiz, eşelendiğimiz toprakların tapusunu tescillettik…

Diyar-ı Rum ondan sonra bizi daha iyi tanıdı. Onların sınırlarında, mahfuzlarında, surlarında at koşturmaya başladık. Nöbet çizelgemizi Diyar-ı Rum’a göre şekillendirdik.

Kendi kurduğumuz tüm devletlerde, zaman içinde hep mayası olduğumuz, ruhunu temsil ettiğimiz, aşkını yaşadığımız topraklarımızda, hep horlandık, hep dışlandık.

Varlığımızı koruma ve dayanma süremiz 800 yıl sürdü.

Öldük, kırıldık, kıyıldık…

Sözümüzün hükmü olmadan kendi vatanımızda sahipsizliği hissetmemize rağmen, ölüme koşan tüm cephelerde biz olduk.

Topraklarımızın her karışına kanımızı akıttık.

Canlarımız da yarıldı toprağımızla birlikte.

İçimizi ve dışımızı gâvurlaştırdılar, her yeri onlar yönetirken bizler sessiz çığlıklarla “Vatan” dedik ve sabrettik.

Kökümüzü kurutmaya and içmiş tüm etnik bakiyelere rağmen, direndik, öldük öldük yeniden dirildik.

“Coğrafya kaderdir” derler ya, kaderimize sabrettik, tarihin ve Türk’ün kaderine yeni bir çizelge oluşturduk.

1922’de tüm dünyaya haykırdık.

“Bu topraklar Türk’ün kan bedelidir. Kanlarımızla Vatan yaptığımızı vermeyeceğiz” dedik.

Siz gideceksiniz dedik.

Ve 1071’den sonra ikinci kez tapu tescili yaptık.

Yüz yıl geçti…

Tarihi yeniden canlandırmaya çalışanlar;

Tarikat hileleri ile mezhep ve ırk kavgalarıyla, cinsiyet ve aile propagandalarıyla, kutuplaşma oyunlarıyla yeniden ‘Vatan’a saldırmaya başladılar.

Birinci Dünya Savaşı’nda dondurulan tüm uygulamaları tekrar modernize edilmiş şekilde uygulamaya soktular.

5000 yıllık millet geleneği olan bu millete topyekûn saldırsalar da nafile.

Biz Bâbil’de insanlığın kulesini inşa edenleriz.

Mekke’de insanlığın maneviyatını inşa edenleriz.

Kudüs’te insanlığın ortak mâbedini inşa edenleriz.

Biz bunları yaparken sizler yoktunuz. Belki son yüzyılda bizlerden fazla ürettiniz, teknolojiye sahip oldunuz, paraya hükmettiniz, bizlerden daha iyi yaşadınız, insanlıktan çaldıklarınızla dünyaya hükmettiniz.

Yeni dönemin ruhu, sizin bu sömürü düzeninizin sonunu getireceği gibi, tarihin tekerrürü bu defa bizim lehimize işleyecek.

Kibrinizle bulunduğunuz en tepeden iyice bakın!

İnsanlığın fay hatlarındaki büyük uğultuyu duyacaksınız.

Bu toprakların ruhunda, mayasında ve asaletinde var olan “Nerede Kalmıştık?” haykırışlarını duyacaksınız…

Devamındaki Haberler

EN SON HABERLER