Kahramanmaraş depremlerinde yıkılan yaklaşık 1400 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Siteleri’nin kurucusu Tevfik Tepebaşı hakim karşısına çıkarak suçlamaları kabul etmedi. Tepebaşı, “İnşaattan anlamadığım halde bana suç isnat etmek yasal değildir. Suçum nedir onu anlamıyorum.” dedi.
6 Şubat depremlerinin simgelerinden olan ve depremin ilk saniyelerinde yıkılıp yaklaşık 1400 kişiye mezar olan Ebrar Siteleri’nin B blokuna ilişkin davanın ilk duruşması görüldü.
109 kişinin yaşamını yitirdiği, 3 kişinin de yaralandığı binanın yıkılmasıyla ilgili 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklardan Salih Tepebaşılı (54) ile ölenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı. Tutuklu Atilla Öz (62) ile başka dosyalardan tutuklu olan Tevfik Tepebaşı ve damadı Ahmet Doğan kaldıkları cezaevlerinden, tutuksuz Meliha Teker (63) bulunduğu şehrin adliyesinden SEGBİS sistemiyle duruşmaya katılırken, tutuksuz Mehmet Akif Özgüler (73) ile hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı bulunan Tevfik Tepebaşı’nın diğer damadı Mustafa Timurbanga (55) ise duruşmaya katılmadı.
“EBRAR SİTELERİNİ KURAN BENİM”
Ebrar Siteleri’nin ilk temellerini atan Tevfik Tepebaşı, savunma öncesi yapılan kimlik kontrolünde hakimin aylık geliri ve üzerinde mal varlığı olup olmadığı sorusuna emekli öğretmen olduğunu, 1 araba, 20 daire ve aylık 20 bin lira geliri olduğunu söyledi.
Daha sonra savunmasını yapan Tevfik Tepebaşı, sitede yakınlarını, öğretmen arkadaşları ile öğrencilerini de kaybettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Ebrar Siteleri’ni kuran benim. Ebrar, içi ve dışı temiz inşalar demektir. Sitenin bir bölümünü müteahhitler, bir bölümü de kooperatiflerce yapılmıştır. Ebrar Sitesinin oluşumu için herkesi teşvik ettim. 15 sene sülalece biz de burada oturduk. Ara sıra inşaatı dolaşıyordum, ben inşaattan anlamam ancak herkes beni sorumlu gösterdi. İddianameyi okudum ve ‘Her ne kadar B blok inşaatı Lalezar Konut Yapı Kooperatifi tarafından yapılmış ise de’ denilmiş ama beni sorumlu göstermişler.”
“O ZAMAN YAPI DENETİM FİRMALARI YOKTU, İNŞAATIN RUHSATI VERİLMİŞTİR”
Yönetimin inşaatla ilgili görevinin inşaat ekibini oluşturmak ve kendilerinden istenilen malzemeyi temin etmek olduğunu söyleyen Tepebaşı, savunmasına şöyle devam etti:
“B blok inşaatı yasalara uygun olarak yapılmıştır. O zaman yapı denetim firmaları yoktu, projeleri mimarlar ve inşaat mühendisleri odaları incelemiş, belediyece de kontrol edilip, tasdik edilerek inşaat ruhsatı verilmiştir. Bu safhada benim hiçbir müdahalem olmamıştır. Bundan dolayı da herhangi bir suçum yoktur. İnşaat tamamen denetimle yapılmıştır. Kaba inşaatı 2001’in 2’nci ayında tamamlanmıştır ve kullanma izni verilmiştir. Kullanma izni, inşaatın ruhsatla beraber 15 defa denetlendiğinin belgesidir. Bu safhada benim hiçbir müdahalem olmamıştır, bundan dolayı da herhangi bir suçum da yoktur. 6,5- 7 şiddetinde bir deprem tahmin edilmiş ve projeler de buna göre hazırlanmıştır. Fakat tahmin edilenin 3 katı, asrın depremi denilen art arda deprem oldu. Zemini n de çürük olması sebebiyle bu bölgede hem müteahhitlerin hem de kooperatiflerin yaptırdığı 40’a yakın bina yıkılmıştır. İnşaattan anlamadığım halde bana suç isnat etmek yasal değildir. Bundan dolayı beraatimi talep ediyorum.”
“BENİM SUÇUM NEDİR, ONU ANLAYAMADIM”
Hakimin kooperatifte denetçi olarak göründüğünü belirtmesi üzerine Tevfik Tepebaşı denetçi olup olmadığını hatırlamadığını belirterek “Burası bittikten sonra belediye tarafından incelenmiş, ‘Uygundur’ diyerek kullanma iznini vermiştir. Kullanma izni verilmeden önce bu bina 15 defa denetimden geçmiştir. Nasıl oluyor da hiç inşaattan anlamayan ben bundan sorumlu olabiliyorum, suçum nedir onu anlamıyorum. Ben inşaattan anlamam, yöneticiyim, kesinlikle ne proje safhasında ne de yapım safhasında ne bir çizgi çizmişimdir ne de inşaatın bir çivisine müdahale etmişimdir. Yani benim suçum nedir, onu anlayamadım. Ben kesinlikle suçlu değilim, kesinlikle yönetim suçlu değildir. Ben beraatimi istiyorum.” dedi.
“AFAD’IN 2020 TARİHLİ RAPORUNA RAĞMEN NEDEN ÖNLEM ALINMADI”
Binayı yapan Lalezar Konut Yapı Kooperatifi Başkanı olan Atilla Öz ise emekli öğretmen olduğunu belirtip, suçlamaları kabul etmedi.
Kooperatifin 1987’de kurulduğunu, kendisinin 1995’te yönetim kurulu başkanlığına seçildiğini ve inşaattan anlamadığını söyleyen Atilla Öz, bilirkişi raporunda ne kendisinin ne de yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulmadığını ve kusur verilmediğini belirtti.
Binanın yıkılmasının ana nedenlerinin depremin büyüklüğü, şiddeti, süresi ve yer ivmeleri olduğunu, binanın o günkü yönetmeliklere uygun yapıldığını söyleyen Öz, “AFAD’ın 2020 tarihli raporuna rağmen neden önlem alınmadı, binalar neden depreme karşı güçlendirme yapılmadı? Yine AFAD bu raporunda bütün birimleri uyarmış, ‘Önlem alın’ demiş, hiçbir önlem alınmamıştır. Depremden sonra yapılan zemin etüdünün ardından Ebrar Siteleri’nin olduğu alan uygun olmayan alan olarak belirlenip imara kapatılmıştır. Yani daha önce buraya 15 kata kadar iz verenler imara kapatmışlardır zeminin kötü olmasından dolayı.” ifadelerini kullandı.
Tevfik Tepebaşı’nın damadı Ahmet Doğan da suçlamaları kabul etmeyip binanın yapıldığı tarihte Kahramanmaraş’ta dahi olmadığını söyledi.
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023’teki depremde 57 kişinin yaşamını yitirdiği L Blokla ilgili 3’ü tutuklu,1’i firari 7 kişinin “Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması 3’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada ölenlerin yakınları, taraf avukatları, tutuksuz sanıklar Lütfi Timurbanga ve Nebi Koska hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı bulunan Mustafa Timurbanga’nın katılmadığı duruşmaya tutuklu Ahmet Doğan, Ferhat Bülent Özer ve Atilla Öz ile başka dosyadan tutuklu olan Tevfik Tepebaşı kaldıkları cezaevinden SEGBİS sistemiyle katıldı.
“BİNANIN YERİNİ BİLE BİLMİYORUM”
Duruşma, sanıkların savunmasıyla başladı. İlk savunmayı yapan Ferhat Bülent Özer, suçlamaları kabul etmedi. Binanın proje müellifinin hayatta olmayan Murat Gitmiş olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Murat Gitmiş benim okul arkadaşımdı. Kendisine güvenip 120 günlük Teknik Uygulama Sorumluluğu (TUS) verdim. İlk sorgumda ruhsatın fotoğrafını telefondan göstermişlerdi ve baktığımda imza ilk etapta benim gibi göründü. Ama daha sonra avukatımın bana getirdiği ruhsat fotokopisine baktığımda imzanın bana ait olmadığını, ruhsatta tahrifat yapıldığını gördüm. Ayrıca ben 2004 yılında büro tescil belgemi yenilememiştim. 15 Şubat 2005’te Adıyaman Belediyesi’nde işe başladım. Benin binanın yıkılmasıyla ilgili sorumluluğum yok. Murat Gitmiş dışında hiç kimseyi tanımıyorum. Binanın kontrol ve denetimine gitmedim. Binanın yerini bile bilmiyorum.”