Gnostik Hristiyanlık Harran ve Suriye topraklarında yetişen Yezdaniler ve Sabiler olarak tanımlanan gerçek İsa inanışına sahip topluluklardı. Doğu kiliseleri olarak adlandırılırlar.
Halen günümüzde yaşayan ciddi kalabalığa sahiptirler. Katolik kilisesi bu Gnostik Hristiyanları aforoz etmiş, uydurulmuş dinlerinden attığını ilan etmiştir.
Gnostik Hristiyanlar;
Vaftizci Yahya, Magdalalı Meryem’den din öğretisi almışlardır. Bu felsefi ve mistik akım asırlarca varlığını Vatikan ile savaşarak sürdürdü. Tarih boyunca birçok tanınmış şahsiyetler, bilim adamları, devlet başkanları da bu mistik akımın müntesibi oldular.
Öyle ki bu inanışa sahipler tarafından Katolik kilisesine karşı mücadele için gizli örgütler dahi kuruldu. Bunlardan biri “Cabiri teşkilatı” 2000 yıldır sahte hristiyan dini ve yahudilikle mücadele etmiş bir gizli örgüttür. “Gül ve Haç” kardeşliği benzeri bir yapılanmadır.
Hristiyanlık’ta olduğu gibi benzer durum İslam’da da yaşanmaktadır.
İslam mezhepleri ve tasavvuf meselesi bu bağlamda irdelenmelidir.
Gnostik İslam inanışında da benzer durumda tevhid ve kemâle ulaşma inanışı vardır. İbni Arabi’nin, Mansur’un, Yunus Emre’nin, Şeyh Bedrettin’in, Hacı Bektaşi’nin,
Hacı Bayram’ın tasavvuf yoluna “Gnostik İslam” dememizde bir sakınca yoktur. Allah’ın kokusu olduğuna inanılan “GÜL” her iki
Gnostik inancın sembolü halindedir.
Din, toplumların afyonu ve siyasi iktidar için olmazsa olmaz propaganda sahasıdır. “Sufilik” olarak tanımladığımız tasavvuf yolu Gnostik İslam’ın ta kendisidir. Bu inanışa sahip tüm müntesipler İslam’ın iktidar mücadelesi veren saptırılmış anlayışının kudretlileri eliyle her dönemde yok edilmiştir.
İslâm alemi güncel durumda yeryüzünde en zavallı, en istikrarsız, en kalitesiz topluluklar haline getirilmiştir. İslâm dini bu nedenle aslına döndürülmek üzere güncellenmeye muhtaçtır. Zamanın ilim sahipleri millete korkmadan, endişe etmeden, “yeni din mi uyduruluyor” söylemlerinden çekinmeden gerçek İslâm’ın emir ve yolunu anlatmak ile arzın ikbalini kurtarmaya talip olmalıdır.
Devlet, eleştirilerden ve nizamın gerekliliklerinden azâde bu eylemin arkasında duracak stratejileri belirlemeli, topluma güncellenecek hakiki öğretileri anlatacak kâmil insanları bularak anlaşmalarının yolunu açmalıdır. Allah’ın hakikati beşer eliyle düzeltilmesi de Kudreti sonsuz olanın azabıyla reforme edilecek vakit yaklaşmaktadır.
Halkın zihninden İslami kavramları silme projesinin 100 yıllık kaybından sonra, “Havas” yoluna, Hakikat yoluna dönüş insan kalbindeki 10 algının peşine düşerek, öğretilerin yeniden yapılandırılması gereklidir.
Yeryüzünün halifesi olan “İNSAN” yaradılış gayesinin hakikatlerine uygun olarak yeniden bilinçlendirilmelidir.
Bu vazife Devlet’in, Devlete bağlı kurumların basiret ve sabırla uygulamaya alması gereken ilk vazifedir.
İnsanın ihyası ve terbiyesi Devlet’in ilk vazifesi olmalıdır.
Arz’ın ve neslin kurtuluşu Allah’ın hâkimi olduğu yaratılmışların öz’üne dönmesiyle mümkün olacaktır.
Dua ile…