DEVLET

Devlet; toplumların ictima-i hayatını, sosyal istikrar ve tertibini tesis eden kurumlar bütünüdür. Bu kurumlar belirledikleri kurallar ve kanunlar ile, nizamın tesisi için çalışır.

Devlet; milletinin sürekliliğinin ve varlığının teminatıdır. Toprak bütünlüğü ve sınırlarının muhafızıdır. “Hükümet” etme kasdına binaen, hükmün ve yasaların koruyucusu ve uygulayıcısıdır.

Devlet’in ebed müddet oluşu bu 3 temel unusurun devamı ile tesis edilir.
Binlerce yıllık kadim Devlet geleneklerimiz, törelerimiz, yasalarımız kurulan tüm devletlere ilham kaynağı olmayı başarmış, emsal olarak başka devlet sistemleri içinde kullanılmıştır.

Devlet; töredir.
Devlet; Ruh’tur, o ruhun millete üflenmesidir.
Devlet; Nizam-ı alem mefkuresinin, Aziz Türk milletinin damarlarına işlemiş cihana nâm salan bir davanın adıdır.
Devlet; geçmişe nazar, istikbale fikir’dir.

Devletimiz bu kadim ve kutsal davasının muhafızı ve ikbalin planlayıcısıdır.
Devlet; milletine en asil mayadan zerk edendir.
Asli manada bu hasletler ile ruhunu, mayasını ve varlık sebebini unutturmayandır.
Hasseten kadim Türk devletleri, diğer tüm devletlerden farklı olarak insanlığın kurtuluşu ve ihyası davasının yeryüzündeki tek emsâlidir.
Bu ihya ve inşa ruhuna tezat gelen, aykırı olan tüm mekanizmalar, kurumlar ve şahıslar, zaman içinde yokolmaya nâmzed olurlar.

Ruhunu ve mayasını yitiren her makam sahibi bilmeli ki;
Devlet şefkatli ellerini ve demir yumruğunu ADALET ile kullanır.
Adalet, Din’imizin en önemli temeli olduğu gibi, Kadim Türk devletlerininde sarsılmaz mayasıdır.

Devlet; ihmal etmez!
Devlet; tereddüt etmez!
Devlet; günü geleni geciktirmez!

Mazluma zulmeden, garibin hakkına merhamet etmeyen, insanlığı gadre uğratan her yönetim sahibi için ADALET elbette tecelli eder.
Tarih, azgınlaşmış, istikametinden sapmış, ADALET’i bünyesinden çıkarmış marazlı yapıların yıkılış hakikatleriyle doludur.

Kurumları ve düzenleyici makamları kullananlar, bu sistemin varlık unsuru olan “İNSAN”ın, yaşama gerekliliğini, devamlılığını sağlamaya mesûldür. Bu mesûliyeti taşıyanlar “İNSAN” olma vasıflarını kaybedemez.

Yarın sabaha yöneten değil, yönetilen bir “İNSAN” olarak uyanacağı her anın tasavvuru ile yaşamını kurgulamalıdır.
İnsan rızkına tasallud edenden,
İnsan namusuna dil uzatandan,
İnsan haysiyetine ve onuruna kasdedenden,
yönetici olmaz!

Yönetme mesûliyeti verilenler, bu insanlıktan uzak hasletler ile davranış sergileyemez.

Şayia ve fitnelerle, makam ve

mansıp hırslarıyla, insanlığa zulmedenler, muhakkak hesap verirler.
Devlet; yukarıda bahsettiğimiz hassasiyet ve kuramlar ile bina ettiği ruhu katiyen istikbale taşır.

Arzı ve vicdanları inletenler, yönetilen “İNSAN” toplumunun içine geri dönüş günlerinde, bugün kendi “ADALET” ölçülerine bakarak mukabele edilmesini beklesinler!

Biz Anadolu’nun bağrına saplanan ve tüm cihan nizamını arzulayan bir ruh’un temsilcileriyiz.

Kadim Devletimize güvenimiz daim ve kaimdir.

Selam ve dua ile…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

En son haberler